Ağuiçen’in doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte adının Seyyid Temiz olduğu kesindir. Ağuiçen, 1221 yılında Moğolların işgali sırasında Anadolu’ya göç eden erenlerdendir. Ağuiçen’in dedesi Seyyid Lokman Perende olarak bilinir. 1221 veya 1222 tarihlerinde İran-Erdebil’de hakka yürüdükten sonra onun torunları Anadolu’ya göç ettiler. Saltuklu ulularının anlattıklarına göre Karadonlu Can Baba da Seyyid Temiz’in kardeşi olduğuna dair kesin olmayan bilgiler var. Seyyid Temiz (Ağuçan), kardeşi Seyyid Can’la birlikte gelip Elazığ’ın Sün Köyü’ne yerleşmiştir. Onların soyu, Ebu’l Vefa kanalıyla İmam Zeynelabidin’e gidiyor. Anlatılanlara ve eldeki verilere göre, yerleştikleri bu bölgenin önde gelenleri, onları denemek için kendilerine bir fincan ağu (zehir) verirler. Seyyid Temiz; ağuyı içip bir damlasını harcamadan, parmağından gerisin geriye fincana akıtır. Küçük kardeşi Seyyid Can da ağıyı içip topuğundan gerisin geriye fincana akıtır. Ondan sonra bu kardeşler ve soylarına “Ağuiçenler” ya da “Ağuçanlar” denmiştir.
Ağuiçen kardeşler, Baba İshak İsyanı’na katıldılar.
Bu kardeşlerden Seyyid Can, yaklaşık olarak 1246’dan sonra Sulucakarahöyük’e yerleşmiştir. Seyyid Temiz’in dört oğlu var. Koca Seyyid, Köse Seyyid, Mir Seyyid, ve Seyyid Mençek adında evlatları var. Koca Seyyid’in, Elazığ’ın Sün Köyü’nde türbesi vardır. Koca Seyyid’in soyu daha sonra dağılarak Elazığ Sün Köyü, Erzincan Ardos ve Erzincan-Ilıç-Nordan Köyü’ne yerleşti. Bir kol da Molla İbrahim’in evlatlarından, Güzel ve Hasan Arslanoğlu adıyla Amasya’nın Göynücek ilçesinin Tencirli Köyü’ne geldi. Seyyid Temiz’ in diğer çocukları, Köse Seyyid, Mir Seyyid, ve Seyyid Mençek, Çemişkezek Ulukale Köyü’ne yerleştiler. Seyyid Mençek’in bir kolu Çorum’a ve Tencirli Köyü’ne geldi. Söylencelere göre Köse Seyyid Ulukale Köyü’nde çobanlık yaparken, Ulukaleliler yol açmak için büyük bir kaya ile uğraşmaktadır. Çoban oradan geçerken, oradakiler ona takılır. “Çoban; senin ulu bir soydan geldiğini söylerler, haydi kerametini göster de bu taşı yuvarla” derler. Çoban da gelip kayanın bir tarafından tutar; “Ya Hızır!” deyip taşı yuvarlar. Ulukaleliler şaşırır. Kimileri, “Bu evliyadır”; kimileri, “Ermiştir” veya “Derviştir” der. Ağuiçen’li Çoban olan Köse Seyyid, Ulukale’nin başındaki Sekel Yaylası’nı geçip Kozuk Yaylası’nın başına gelir. Orada dinlenmek için uzanıp yattığında olduğu yerde Hakk’a yürümüştür.
Çemişkezek 13. yüzyıl sonlarında Saltukluların eline geçti. Saltuklular burada Melkişan Beyliği’ni kurdular (“Saltuklular” adlı kitaba bakınız). Ulukale, Çemişkezek’in bağ bahçesi çok olan güzel bir köyüdür. İşte bu sıralarda Seyyid Temiz’in oğulları Köse Seyyid, Mir Seyyid ve Seyyid Mençek, Dersim’e göçüp Ulukale Köyü’ne yerleşirler. Köse Seyyid; köyün kuzeyinde bulunan Karpan Dağı’ndaki Sekel Yaylası veya ona bitişik olan kuzeyindeki Kozuk Yaylası’nda iken Hakk’a yürür. Mekânı Kozuk Yaylası’nın başındadır. Daha sonra, kardeşi Mir Seyyid de orada Hakk’a yürümüş, mekânı da orada kurulmuştur.
Bu alan Ağuiçen türbesi olarak bilinir. Yakın tarihe dek, oralara yaylaya çıkanlar tarafından niyaz edilerek üzerinde kurbanlar kesilirdi.
Daha sonra, Seyyid Mençek Hozat’ın Karabakır (Bargini) Köyü’ne yerleşti. Ağuiçen’in oğlu Seyyid Mençek’in Karabakır Köyü’nde bulunan türbesi, günümüzde de yöre halkı tarafından önemli bir ziyaret olarak bilinir, ziyaret edilir ve üzerinde kurbanlar kesilip çerağ uyandırılır. Ağuiçen ve Saltuk ulularının nesilden nesile aktardıkları kadarıyla, Ağuiçenler, Seyyid Lokman aracılığı ile Seyyid Ebu’l Vefa’ya, Seyyid Ebu’l Vefa aracılığı ile de İmam Zeynelabidin’e ulaşır.