Hıdır Abdal Sultan

20. yy. ozanının söylediği sözler, 13. yy’ın bu Horasan Erenini günümüze getiriyor. Yedi yüz yıllık Anadolu toprağı yeniden bereketleniyor, doğa fışkırıyor, çağıl çağıl sular akıyor adeta. Hıdır Abdal’dan günümüz insanına köprü kuruyor Davut Sulari.

Her Horasan Ereni gibi Hıdır Abdal Sultan’ın da doğum yeri ve doğum tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Elde bulunan onaylı şecereler onun, 13. yy.ın ikinci yarısında yaşadığını kanıtlıyor. Hıdır Abdal kimliğinin en belirgin kanıtlarından birisi Erzincan, Kemaliye Ocak Köyü’nde bulunan türbesinin kalıntılarında bulunan şu yazı, Sultan’ın hem soyunu hem de yaşam kütüğünü vererek günümüze bir ışık tutmaktadır. “Lailahe İllallah Muhemmeden Resulullah, Sülalei Pak Karaca Ahmet Evlatlarından es Seyit Hıdır  Abdal”

Anıt taşındaki yazıdan da anlaşılacağı üzere Hıdır Abdal İmam Hüseyin soyundan bir Seyit olduğu belirtiliyor. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ocağına verilen Seyitlik belgeleri günümüze kadar gelerek korunabilmiştir. Hıdır Abdal tekkesinin kurulu olduğu alan ilginç bir tepenin yüzündedir.Ön yüzü alabildiğine geniş alanlarla kaplı, bir yüzünde Bingöl, bir yüzünde Tunceli, Elazığ, Malatya vardır. Önünde kocaman Keban’ı oluşturan büyük sular akmaktadır. Bu yüksekçe dağ alanına kurulmuş olan Hıdır Abdal tekkesi neden buraya kurulmuş, neden bu verimsiz dağ tepesinde kocaman üniversite (tekke) barınmaktadır?

O yüzyılın savaş koşulları, kaptı kaçtı eşkıyalık, vurdu kırdı barbarlıktan korunmak amacıyla yapıldığı sanılıyor. Yoksa durup dururken hayvanların bile tırmanmakta güçlük çektikleri bu dağda kocaman bir eğitim alanının kurulması nasıl olmaktadır?

Hıdır Abdal Sultan tekkesinin verdiği hizmetler konusu elde bulunan mevcut fermanlar ve vakıf yazılarından anlaşılmaktadır. Doğu batı arasında bir köprü görevi gören Hıdır Abdal Sultan tekkesi, doğudan gelen konukları tekkede ağırlar, onların her türlü gereksinimleri karşılardı. Hıdır Abdal Sultan tekkesinin en büyük özelliği; burası bir şifahane olarak bilinmesidir. Her türlü hastalığın tedavisi için ocağa başvurulmaktadır. Babası olarak bilinen Karaca Ahmet gibi Hıdır Abdal Sultan da doktorluk görevi yapmaktadır. Hem tekkenin rektörü, doktoru, öğretmem hem de dedesi piri durumundadır. Büyük  ruh hekimi olarak bilinen Karaca Ahmet ve oğullarının kurdukları tekkeler ve zaviyeler zamanın birer hasta hanesi ve sağlık merkezi gibi çalışmaktadır. Daha çok ruhsal hastalıkların iyileştirilmesinde bu ocağa başvurulurdu.

Kaynak: www.huseyingazi.org.tr