İmam Hasan Kimdir

İmam Hasan  Müçteba (seçkin, seçilmiş manasındadır) ismi ile de çağrılan Hz. Hasan, Peygamberin kızı Hz. Fatıma’nın ve Hz. Ali’nin ilk çocuğudur. 11 Nisan 624 tarihinde Medine’de dünyaya gelmiştir. Hasan ismini Hz. Muhammed’in bizzat kendisi koymuştur. Hasan ismi araplar arasında bilinen ve kullanılan bir isim değildi. Hz. Muhammed oğullarım dediği İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i çok severdi onlarla sık sık  şakalaşır ibadet sırasında bile sırtına çıkmalarına müsaade ederdi. İmam Hasan simasıyla dedesine son derece  benzerdi. Hz Muhammed bir çok zaman torunlarının kutsallığından söz etmiştir.

İmam Hasan sıffın savaşında babasının yanında savaştı. Hüseyin’le birlikte fiilen savaşa katıldıklarını gören Hz Ali “…tutun şunları ben bu ikisiyle soluk alıyorum şehid olurlarsa Hz. Muhammedin ve benim neslim kesilir” diyerek onların savaşmalarına izin vermemiştir ve savaş alanından çıkartmıştır.

Görüldüğü gibi Hz. Ali de Hz Muhammed’in soyunun İmam Hasan ve İmam Hüseyin’le yürüyeceğine işaret etmiştir. Hz.Muhammed’in erkek evladı olmadığından kızı Fatma ile Hz. Ali’den gelenleri kendi soyu olarak Kabul etmiştir.

Babası Hz. Ali şehit olunca, onun vasiyeti ile İmamet ve Hilafet makamlarının başına geçti. İmamlık süresi içinde Ehli Beyt’e aşırı düşmanlık ve kin güden yıllarca hilafet için savaşan Muaviye ile hiç savaş istemediği halde savaşmak durumunda kalmıştır. Muaviye, 3. Halife Osman’ın asiler tarafından katledilmesini bahane ederek, ama gerçek niyeti Halife olmak istediği için daha önce Sıffin Savaşında da Hz. Ali’ye karşı savaşmıştı. Ancak Hz. Hasan’ın bazı ordu komutanları Muaviye tarafından rüşvet karşılığında Hz. Hasan’a karşı cephe almaya başladılar.

Irak`lıların Halife ilan ettikleri halde (tuzak kurmak maksadıyla), İmam Hasan bir anlamda, Muaviye ve taraftarları olan Emeviler, İslamiyet içerisinde yarattıkları fitnelik ve düşmanlıklardan ve kötülüklerden belki vazgeçerler düşüncesiyle, Muaviye`yle anlaşma yolunu tercih etti.

Diğer bir anlamda da: “… Muaviye, bizi öyle bir anlaşmaya çağırıyor ki, onda ne bir iyilik var, ne bir adalet. Ölümü göze alıyorsanız, teklifini reddedelim; Yaşamayı istiyorsanız, kabul edelim; hangisine razıysanız bildirin…” Bu hitabeye karşı İmam Hasan’ın etrafında bulunan toplum, her yandan bağrışarak, yaşamayı, uzlaşmayı istediklerini İmam Hasan’a bildirdiler.

Yapılan anlaşma sonrası ne yazık ki anlaşmaya uyulmadı ve İmam Hasan Suyuna zehir katılarak şehit edildi.