İnsan-ı Kâmil, İslam tasavvufu ve mistisizmi içinde kullanılan bir terimdir. Arapça kökenli olan bu ifade, “kâmil insan” veya “olgun insan” anlamına gelir. İnsan-ı Kâmil kavramı, tasavvufi literatürde, Allah’a en yakın ve O’nun sıfatlarını en iyi şekilde yansıtan, ahlaki mükemmelliği elde etmiş, içsel bir olgunluğa erişmiş bir insan tipini ifade eder.
Bu kavram, tasavvufi yorumlarda genellikle Allah’a olan yakınlığı, bilgeliği, sabrı, sevgiyi, hoşgörüyü, adaleti ve diğer erdemleri içeren ahlaki ve manevi özelliklere vurgu yapar. İslam tasavvufunda, insan-ı Kâmil’e ulaşma süreci, zikir, ibadet, ahlaki gelişim ve Allah’a yakınlaşma çabalarıyla şekillenir.
Bu kavram, özellikle Sufilerin ve tasavvuf yolunun takipçilerinin hedeflediği bir ideali temsil eder. İnsan-ı Kâmil, Allah’a olan birliği ve bütünlüğü simgeler; bu nedenle, tasavvuf yolunu izleyenler için bu ideal, manevi bir hedef olarak kabul edilir. Ancak, bu kavramın yorumları ve anlayışı, farklı tasavvufi geleneklere ve düşünce okullarına göre değişebilir.