Celal Abbas’ın Yaşamı
Celal Abbas, Hz. İmam Hüseyin’in kardeşi Hz. Abbas, Hz. Alinin evlatlarındandır. Hz. Alinin Hz. Fatımanın vefatından sonra evlendiği diğer eşinden doğmuş olan oğluydu. Hz. Abbas, üstün kahramanlığıyla tanınıyordu. Uzun boyluydu. Karşıdan bakınca babası Hz. Ali’ye benziyordu. İmam Hüseyin’in sürekli yanında olan bayraktarı idi. Bütün yakınlarının, Ehl-i Beyt dostlarının tek tek vefatlarına şahit olmuş ender insanlardan biridir.
Celal Abbas, Kerbela Şehidi olan o Hazretin rikâbına yüz sürerek: “Ey sabır ve tahammül gemisinin kaptanı! Ve ey teslim Kafı’nın anka kuşu! Benim için de, yüksek alemlerde bayrağımı dalgalandırıp, artık göç etmek zamanı geldi!” diyerek savaş meydanına gitmek için niyazda bulundu.
Celal Abbas Kimdir
Hz. Ali’nin oğlu Abbas, İmam Hüseyin’den izin alıp düşman askerlerinin toplandığı alanın önüne kadar geldi. Adını, sanını kim olduğunu söyledikten sonra karşısındaki silahlı topluluğa: Ey mürüvvetsiz insanlar! Eğer nasihatımı dinlerseniz ve sözlerim sizin için makbul ise, Hz. İmam Hüseyin’den size bir elçi olarak gönderildim. Ey vefasızlar! Peygamberin torunu, Ali Murtaza’nın göz bebeği ve gözünün nuru, Fatıma’nın ciğerparesi buyurdu ki: ”O’na yakın olan kimselerin hepsini öldürdünüz. Hala vakit gelmedi mi ki, bu durumdan pişman olup, susuzluk ateşinden ıstırap çeken kadınlara ve çocuklara bir içim su verip taze dudaklarını ıslatsınlar! Veya izin veriniz ki onları alıp Hind veya Çin taraflarına gidelim, Hicaz mülkünü size bırakalım. Sizinle kıyamete kadar düşmanlık etmeyeceğime dair şart koşayım!” diye seslendi.
Bu sözleri işiten Yezid’in askeri arasında bir huzursuzluk ve kafa karışıklığı başladı, yaptıklarından pişman olanlar oldu, kimileri mırıldanmaya başladı. Yezidin askerlerinin çoğu cahil kimselerden oluşuyordu. Bir kısmı da korkudan onun saflarında yer almıştı. Bunu fark eden yezidin komutanları, ortalığın karışmasından korkarak derhal Abbas’ın karşısına geçerek, “böyle bir talebin yerine getirilemeyeceğini” söylediler.
Bu cevabı alan Celal Abbas, tekrar İmam Hüseyin’in yanına dönüp söylenenleri ve gözlemlerini kendisine bildirdi.
Bu arada Ehl-i Beyt arasında bulunan çocuklar susuzluktan dolayı çok eziyet çekiyorlardı.
Hazret-i Abbas, çocukların bu durumunu fark ediyor ve feryatlarını duyuyordu, yüreğindeki o büyük acıya, isyana engel olamıyordu. Birşeyler yapması gerektiğini düşünüyordu.
Celal Abbas’ın Son Anları
Ve atına binerek Fırat kenarından su almaya gitti. Ne yazık ki suyu alıp dönerken feci şekilde öldürülerek şehid edilmiştir. Yezidin askerleri son derece acımasız, vahşi birer yaratık gibiydiler. Küçücük çocuklara su taşımak isteyen bir insana dahi tahammülleri yoktu. Celal Abbas’ı atının üzerindeyken defalarca ok attılar, bu da yetmedi attan düşünce kılıç ile bir çok yerinden darbe vurarak öldürdüler.
Celal Abbas aradan 1400 yıl geçmesine rağmen Özellikle Alevi toplumun unutmadığı ve unutamayacağı, dünyanın sonuna kadar da sevgi, saygı ve özlemle anacağı manevi bir kişilik olarak vicdanlardaki yerini almıştır.
Yüksel MERİÇ