Fatma Hanım, Zeynep ablayı tahminen iki yıl önce Ayşelerin evinde tanımıştı. O günden sonra da zaman zaman topluluklarda görüştüler. Fatma’nın Alevi olduğunu çevresi ve arkadaşları bilirdi. Bu vesileyle de bir gün Ayşe ile sohbet ederken laf dönmüş dolaşmış yine o malum konuya gelmişti ve Ayşe; Fatma’ya Zeynep ablanın da alevi olduğunu ama kimseye söylemediğini söylemişti. Fatma bu şekilde Zeynep ablanın alevi olduğunu öğrenmişti. Ama Zeynep abla herhangi bir şey söylemediği için o da mevzuya hiç girmemişti.
Aradan epey bir zaman geçer… Yıl 2012 aylardan Kasım, yer Torbalı merkez. Yine bir arkadaş ziyaretinden topluca çıkarlar. Zeynep abla ile Fatma’nın evi aynı yöndedir. Zeynep abla Fatma’ya birlikte gitmek istediğini söyler ve birlikte ilerlerler. Fatma; Zeynep ablanın kendisine bir şeyler söylemek istediğini fakat bir türlü söyleyemediğini anlamıştır. Söylemek istediği şeyi de tahmin etmektedir. Çünkü kendisiyle karşılaştığında Zeynep ablayı bir sıkıntının bastığını ve huzursuzluğun oluştuğunu her defasında hissetmektedir. Zaman zaman bu sıkıntısını paylaşma girişimleri olur ama Fatma Hanıma açılıp; sıkıntısını bir türlü söyleyememiştir. Bu kararsız durum Kasım ayına kadar gelmiştir.
Birlikte yürürken durumu ve ne söylemek istediğini Fatma Hanım anladığı için artık çok uzatmaz ve Zeynep Hanımın bir boşluğunu yakaladığında laf arasında; Zeynep abla sen de mi alevisin? Der. Pandora’nın kutusu açılmıştır. Zeynep Hanım çok rahatlamıştır. Evet der ben de aleviyim ama bunu bir türlü kimseye söyleyemedim. Çekiniyorum sana da söyleyemedim. Arkadaşlarım da benim alevi olduğumu bilmezler.
Konu artık açılmıştır. Zeynep hanım da bu konuyu açmak, söylemek ve bu sıkıntıdan kurtulmak istemektedir. Zeynep Hanım kendini bilen bir alevinin yanında rahatlamış ve anlatmaya başlamıştır. Bu zamana kadar yaşadığı tüm sıkıntılarını…
“İki oğlumuz var iki Sünni kızla evlendiler. Biz oğullarımıza bile alevi olduğumuzu söylemedik. Şimdi oğullarımız da gelinlerimiz de bizim alevi olduğumuzu bilmiyorlar. Biz alevi olduğumuzu biliyoruz ama Aleviliğin ne olduğunu bilmiyoruz. Hele buraya da geldikten sonra, bize kimse anlatmadı bizde Aleviliği unuttuk gitti….”
“Aleviliğin nasıl olduğunu çok merak ettim. Bir gün Tire’de bir cem’e gittim. Orada beni tanımasınlar diye de elimi yüzümü iyice kapattım. Ama bir tanıdık rastladı orada beni tanıdı. Sen ne geziyorsun Zeynep Hanım burada dedi. Ben de bir arkadaşın oğlu burada saz çalıyor da onu dinlemeye geldim dedim…”
“Fatma Hanım sizin kendi aranızda günleriniz, toplantılarınız oluyormuş. Beni de aranıza alır mısınız? Ben de sizinle birlikte olmak istiyorum. Yıllarca hep bunun hasretini çektim. Biliyor musun ben bu zamana kadar hiç kimseye alevi olduğumu söylemedim. Söyleyemedim. Çocuklar dahi bilmiyorlar. Ama son sıralarda çocuklar da bizim alevi olduğumuzu anlar gibi oldular sanki… Beni de gün gurubunuza alır mısınız?”
Fatma Hanım biraz genç ve de ateşlidir… Zeynep hanımın bu durumuna çok üzülür ama kendi çocuklarına dahi alevi olduğunu söyleyemeyecek kadar sinmiş ve korkar olmasına da çok sinirlenmiştir. Bu zamana kadar çocuklarına dahi neden söyleyemediğini sormuş… Zeynep Hanım da malum gerekçeleri anlatmış durmuş…
Fatma Hanım sonunda Zeynep Hanımın talebini; “Zeynep abla sen yetmiş yaşına kadar alevi olduğunu saklamış, Torbalı gibi bir yerde dahi çocuklarına bile söylememişsen bundan sonra alevi olacak da ne yapacaksın en iyisi mi sen yine söylemeden aynı şekilde yaşamını sürdür. Hiç de rahatsız olma… “ demiş ve konuyu kapatmış.
Buna benzer birçok yaşam hikâyesi duymuştum, hatta bunlardan bir tanesine de ben şahit olmuştum, ama bu çok daha vahim bir olaydı.
Fatma Hanımın bu kızgın çıkışına tabii ki katılmıyorum. Bu durumu Fatma Hanım bana anlattığında içim acıdı, bir hoş oldum. Kendimden, çevremden ve bu toplumdan Zeynep teyze adına utandım. Bu toplumun bir insanın kendi kimliğini ifade etmesine dahi mahalle baskısı ile müsaade etmemesini çok hafif ifade ile kınadım. Yetmiş yaşındaki bir insanın kendi kimliğini çocuklarından dahi saklatılması kadar büyük bir zulüm olur mu? Allah aşkına hepinize soruyorum…
Yoksa sen de mi kimliğini saklayanlardansın?