Bir önceki yazıda verilen kaynaklardan Alevilikle ilgili bilgilerin elde edileceği açıktır. Yarı-tarihi ve menkıbevi kaynaklardan bile dikkatli bir inceleme ile çok önemli bilgilerin elde edileceği muhakkaktır. Bunu 1925’teki bir makalesinde Prof. Köprülü şu şekilde ifade ediyordu (Köprülü 1995: 9): “ Bektaşilik araştırmaları için göz önünde tutulacak diğer bir nokta da, şimdiye kadar tamamen uydurma sayılan “Vilayet-name” nin herhalde tarihsel bir esasa dayandığı meselesidir. Kuvvetli bir tarihsel eleştiriye tabi tutmak suretiyle, ondan büyük yararlar sağlanabileceğini “Bektaşilik Tarihi” adıyla hazırladığımız eserde bizzat denedik.” Köprülü burada menkıbevi bilgilerin yer aldığı eserlerden de yararlı veriler elde edebileceğini ifade etmiş olmaktadır. Bu zamana kadar ne yazık ki yukarıda sunduğumuz Alevilerin esas aldığı kaynaklardan araştırmacılarca ne yazık ki yararlanılmamıştır, hatta uzmanlarca birçoğu günümüz türkçesine bile aktarılmış değildir.
Son zamanlarda Buyruk konusuyla Anke Otter-Beaujean adlı Alman bir araştırmacı ilgilenmiş. (Otter-Beaujean 1995: 1-8) Ancak bu araştırmaların devamı gelmemiştir. Yine Harvard Üniversitesi’nden genç araştırmacı Ayfer Karakaya-Stump konuyla ilgilenmekte ve çeşitli Buyruk nüshaları üzerinde çalışmaktadır. Bu çok güzel bir gelişmedir. Biz de elimizde bulunan Buyrukların fotokopilerini kendisine verdik. Kendisinin verdiği bilgiye göre Ayfer şu sırada İran’daki bir kitaplıktan elde ettikleri Liva-yi Saruhan’da, yani Manisa’da yazılmış 1623 tarihli bir Buyruk nüshası üzerinde çalışmaktadır. Umarız zamanla bu eski ve çok değerli veriler içeren kaynaklarla ilgili çalışmalar çoğalır ve ortaya güzel çalışmalar çıkar.
Anadolu’da yaşayan Tahtacı Aleviler olsun, Çepni Aleviler olsun, Orta ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşayan Aleviler olsun yüzyıllardır tek bir başvuru kitabına en büyük saygıyı göstermişlerdir. Bu başvuru kitabının içeriği kadar halk arasındaki adı da bir o kadar gizemli ve kutsaldır. BUYRUK… Evet “Buyruk” adı verilen bu kutsal kitap Aleviliğin temellerine ilişkin en temek buyrukları içerir. Aytekin’in de ifade ettiği gibi “…Buyruk adından anlaşılacağı üzere, bir yol ve süreğin içtüzüğü, programı, ilm-i hali, daha doğrusu anayasasıdır…” Aleviliği yüzyıllardır yaşatan ve taşıyan Dedeler de bu buyrukları esas alarak yolu ve erkânı yürütürler. Buyruk kitapları daha çok iki Alevi ulusunun adlarına izafeten adlandırılırlar.Bu iki Alevi Ulusu’ndan birincisi Altıncı İmam İmam Cafer-i Sadık ve diğeri ise Şah İsmail Hatayi’nin atası Şeyh Safiyüddin Erdebilî’dir. Yani Buyruklar temelde İmam Cafer Buyruğu ve Şeyh Safi Buyruğu olarak iki türdür. Virani Baba Buyruğu adıyla anılan bir elyazması eser de bulunmaktadır ancak bu eser içerik olarak daha farklıdır ve Virani Baba’nın nefeslerini içermektedir, Aleviliğin yol ve erkânına ilişkin verileri ele almaz.
Buyruk adıyla bilinen bu elyazmaları hangi adlarla anılırlar bunları da kısaca belirtelim:
Menakıb-ı İmam Cafer-i Sadık,
Menakıb-ı Safi,
Menakıb-ı Şeyh Safi,
Menakıb-ı Evliya,
Hutbe-i Düvazdeh İmam,
Menakıb-Nâme,
Menakıb-ül Esrar Behçet-ül Ahrar,
Elyazması Buyruk kitapları daha çok Dede evlerinde bulunur. Çünkü Alevilerce dedenin soyu kutsaldır, dede en bilgili olandır, bilgiyi tekelinde bulunduran ve verdiği bilgiye inanılan yegane güçtür, “Buyruk” kitaplarına sahiptir, onları okuyabilir, tüm bu nitelikleriyle taliplerin her türlü problemlerine çözüm getirilebilir. Dedeler’in eğitimlerinde Buyrukların rolü büyüktür. Ayrıca taliplere verdikleri bilgilerde de “Buyruk” temel başvurulan kaynaktır. Buyruk’ta Aleviliğin temel toplumsal kurumları ve yola, erkâna uymayan taliplere uygulanacak yaptırımlar ayrıntılarıyla açıklanırlar.
Şimdi burada daha önce yayınlanmış “Buyruk” kitaplarına ilişkin genel bir değerlendirme sunmak istiyorum:
Sefer Aytekin, Buyruk, Ankara, 1958. Sefer Aytekin tarafından yayınlanan bu çalışma Buyruk basımlarının en tanınmışıdır denilebilir. Birçok araştırmacı bu çalışmadan yararlanmıştır ve hala da yararlanmaktadır. Aytekin bu elyazması eserin İmam Cafer Buyruğu, Menakıb-ı Evliya, Menakıpname, Fütüvvetname adlarıyla anıldığını (Aytekin 1958: 3) ifade ediyor. Ayrıca bu çalışma iki bölümden oluşuyor ve yazar esas olarak İzmir nüshasını esas aldığını ayrıca Maraş, Alaca, Gümüşhacıköy, Malatya ve Hacıbektaş nüshalarından da bazı bölümler alındığını ekliyor. Ayrıca yazar Buyruk serisinden Menakıb-ül Esrar Behçet-ül Ahrar Telif-i Seyyid Şah Hata-i adlı eseri de daha sonra yayınlayacağını ifade ediyor. Buyruk “Hâzâ Menâkıb-ı İmam Cafer Sadık Kaddesellahü Sırrehül Aziz” başlığıyla başlıyor. Birinci bölümü oluşturan İzmir nüshası incelendiğinde ikinci bölümdeki diğer Buyruk nüshalarından alınan parçalarla temel konular bakımından aynı olmakla birlikte, Tahtacılara ait olduğu anlaşılan bu nüsha da bazı onlara özgü teorik ve pratik uygulama farkları olduğu görülüyor. Bu konuda “aşina etmek, peşine etmek, çegildeş olmak, ev ondalamak” gibi örnekler verilebilir. Bu çalışma kısa bir giriş sonrası “Kırklar Cemi” konusu ile başlıyor. Daha sonra da Alevi yolu ve erkânına ilişkin bilgiler buyruğun kendi sistematiği çerçevesinde ele alınıyor. Ardından diğer nüshalardan seçmeler veriliyor ve gülbenklerle bu eser sonlanıyor.
Hasan Ayyıldız, İmam-ı Cafer Buyruğu(Dış kapakta), Kerbela Faciasından Evvel Şam’da Halifeliğini İlan Eden Muaviye’den Kayser Rum’un Kuran’ı Keriym’den Sorduğu ve Muaviye’nin Cevap Veremediği 100 Sual ve Âyetleri İle Cevapları (İç Kapakta), İstanbul, 1959. Bu kitap farklı konulardan oluşan bölümler ve kitapçıklardan oluşuyor. Son bölümünde İmam Cafer Sadık’ın Buyruğunun yayınlandığı ifade ediliyor. (Ayyıldız 1959: 11) Bu bölüm yaklaşık 60 sayfa sürüyor. Bu bölümün alındığı Buyruk nüshasına ilişkin herhangi bir bilgi verilmiyor.
Fuat Bozkurt, Buyruk, İstanbul, 1982. Bu çalışma da Aytekin’in çalışması ile benzerlikler taşıyor. Nereden alındıkları belirtilmeksizin değişik yazmalardan seçmeler yapılarak bu kitabın hazırlandığı Bozkurt tarafından ifade ediliyor. (Bozkurt 1982: 174) Değişik elyazmalarından alınan bölümler kırk bölüm halinde dili sadeleştirilerek verilmiş. Ancak bu elyazmalarının nereden sağlandığı ve neler olduğu konusunda herhangi bir bilgi verilmiyor.
Tam ve Hakiki İmam Cafer Buyruğu, İstanbul, 1989 (Ehl-i Beyt Aşığı bir heyet tarafından hazırlanmıştır). Değişik Buyruk nüshalarından hazırlandığı anlaşılan bu çalışmada Alevi Yol ve Erkânına ilişkin bir çok konu bulunuyor. Ancak bu bölümlerin nereden sağlandığına ilişkin burada da yeterli bilgi verilmemiş.
İmam Cafer Buyruğu, Şahkulu Sultan Külliyesi Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Araştırma Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, İstanbul, 1995. Bu çalışma Sefer Aytekin’in Buyruğu’nun aynısı. Ancak ne yazık ki bu durum bu basımın içerisinde belirtilmiyor. Kitabın önsözünde bunun belirtilmemesi pek de doğru bir hareket olmasa gerek.
Adil Ali Atalay (Haz.), İmam Cafer-i Sadık Buyruğu, İstanbul, 1993. Bu kitap da birçok değişik değişik Buyruk nüshasından alınan bölümler ve başka ekler de bulunmakla birlikte esas olarak 4. maddede verilen Buyruk kitabına dayanmaktadır.
Mehmet Yaman, Erdebilli Şeyh Safi ve Buyruğu, İstanbul, 1994. Bu çalışmada öncelikle Safevî soyuna ilişkin genel bilgiler verilmekte ve ardından Hicri 1241 tarihli bir Buyruk (Şeyh Safî Buyruğu) nüshasından seçmeler verilmektedir.
Mustafa Erbay (Çev.) , Şeyh Safi Buyruğu, Ankara, 1994. Bu çalışmanın da nereden alındığı belirtilmiyor ve daha çok Buyruk içinde yer alan nefesler veriliyor. Oldukça dikkatsizce hazırlanmış ve birçok imla yanlışlarıyla dolu.