Turabi ADA: ALEVİLİK ERKÂNINDA DAR*

Dar, sözlük anlamı itibariyle ağaç demektir. Terim olarak Hallac-ı Mansur’un idam edildiği darağacını temsil eden “Dar”, Alevilik erkânında önemli bir yere sahiptir. Talip veya Can’ın, can feda etmek üzere meydanda ikrar verdiği yerin adıdır ve meydanın tam orta yeridir.

Literatüre göre ölen insan, Ulu divanda bu dünyadaki amellerinden/eylemlerinden/hal ve hareketlerinden dolayı sorguya çekilir, amellerine göre cennet veya cehennem ile cezalandırılır.

Tövbeleri kabul edip bağışlayan Tanrı, kul hakkının bağışlanmasını kabul etmez; bağışlama hakkın sahibine aittir.

Onun içindir ki Alevilikte Hakk divanı yada Ali divanı dediğimiz divan, bu dünyada kurulur. Aleviliğin inancında göre dünyayı mutlak cennet yapmak vardır. Bozuk düzendeki çarklar değiştirilmeden dünya cennet kılınamaz. Aleviliğin ideali ve amacı Rıza Şehri’ni yaratmaktır.

“Ölmeden önce ölmek ”de denilen Dâr sadece bu hususta değildir; Çok çeşitli hizmetler için Dâr kurulabilir.

Alevi toplumunun her türlü hukuksal sorunları; şikâyet, sorgulama, yargılama ve cezalandırma, aklama, ikrar verme veya yola girme, musahip tutma, kurban ya da adaklarını yerine getirme, yıllık görgü ve sorgulardan geçme vb. hep Dâr olayı içindedir. Yapılan Cem’ler deki ikrar verme, görgü-sorgu yapma, musahip tutma, mahkeme olma, kurban veya adaklar sunma ve dardan indirme hep Dâr’a kalkılarak yapılır. Alevi yol erkânına bağlı hiç bir can, Dar olmaktan, Dâr’a çekilmekten kaçamaz. Alevi yol erkânın da Dâr’a çıkmamak, ret etmek, karşı çıkmak düşkünlük suçları arasındadır.

Pir’in, Mürşidin veya Dede’nin karşısında ve meydanın orta yerinde baş açık, yalın ayak(meydan soğuk değilse) ve Hak-Muhammed-Ali üçlemesini simgeleyen üç düğümlü, bel bağı (Kemerbest) bele bağlanarak ve ayak mühürlenerek (sağ ayak, sol ayaküstünde) Dâr’a durulur.

Başın açık olması demek Canların huzuruna, meydana gelen kişinin saklısı gizlisi olmadan meydanda Hakkın huzurunda olduğunu göstermesi manasındadır.

Alevilikte başın kapalı olmasıyla kişinin kendini edepli göstermek yoktur.

Duruş şekli itibariyle beş (5) çeşit Dâr vardır.

  • Fatıma Dâr’ı; sağ ayak başparmağı, sol ayak başparmağı üstüne konulur. Ellerde sağ el, sol el üstüne kapatılır ve göbek üstünde tutulur. Rivayet edilir ki bir gün Peygamber, kızı Fatıma ve damadı Ali ve torunlarıyla otururlar iken, kızı Fatıma’dan içmek için su ister. Bu sırada çok çevik olan Hüseyin hızlı davranır su getirmeye gider, ama yolda ayağı bir yere çarpar ve sol ayak parmağı kanar. Suyu getirdiğinde, Peygamberin önünde elpençe divan durur. Ama parmağının kanını veya yarasını göstermemek için diğer ayağını onun üstünü kapatmak için koyar. Bu duruşun da oradan kaldığı üzerine rivayet edilir. Hüseyin belki anasının vereceği suyu, kendisi getirdiği için, annesi gibi Peygamberin huzurunda durmuş olmasına izafeten bu duruşuna Fatıma Dâr’ı veya duruşu denilebilir.
  • Hüseyin Dâr’ı; Bu darın duruş şekli Fatıma Darı le aynıdır. Hüseyin Dâr’ına bir kez Kerbela’ da durulmuştur. Alevi toplumu kimsenin Hüseyin Dâr’ına duramayacağı, çünkü İmam Hüseyin’in Kerbela’ da yaşadığı ve çektiği acıyı hiçbir canlının çekemeyeceğine inanır.
  • Mansur Dâr’ı; Hallâc-ı Mansur gibi yol uğruna ölümü göze alma, asılmaya hazır olma demektir. Mansur Dâr’ı duruşu; sağ ayak başparmağı, sol ayak başparmağı üstüne konulur. Ellerde sağ el, sol el üstüne çapraz olarak göğüs üstünde tutulur. Baş asılı gibi yana yatırılır.
  • Fazlı (Fazullah) Dâr’ı; Yüzüstü yere kapanma duruşuyla temsil edilen Fazlullah-i Hurûfî gibi yol uğruna başı boyundan kestirmeyi göze almaya denir.
  • Nesimi Dâr’ı; Bu anlayış diz üstü duruşuyla oturarak yapılır. Nesimi gibi yol uğruna gerekirse derisinin yüzülmesini göze almayı ifade eder.

Bu duruşlarla ilgili farklı uygulamalar olabilir. Bunun nedeni Aleviliğin bir inanç olmasından kaynaklanan ve her olaya kendine özgü bir mana vermesindendir

 

Turabi ADA

26.10.2018

[1] – Adil Zülfikar Yüce ve Şinasi Karaca Makalelerinden istifade edilmiştir.