“Zâhir” dediğimiz şey nedir?
Gözümüzle gördüğümüz ve tanımladığımız, mana verebildiğimiz her şey, “zâhir” kelimesi kapsamına giriyor.
“Bâtın” ise, bu göz ve kulakla, beş duyuyla algılayamadığımız her şey demektir.
“Bâtın”, gördüğünün, algılayamadığın tarafıdır!.
Yani, gözünle görebildiğin ya da görüş alanın içinde olmasına-görmene rağmen, görüp dokunabilmene rağmen, görmekte olduğunun algılayamadığın tarafıdır “bâtın”!.
Gördüğün ve baktığın halde algılayamamak nasıl olur?
Beynin, dışardan veya içerden beyne ulaşan görüntü ya da bilgileri, onları deşifre edecek kadar yeterli gönül gözü ve bilgisi olmaması yüzünden, gelen veya gelmekte olan verileri değerlendirememesi, tanımlayamaması suretiyle algılayamama durumu ortaya çıkar.
Dışarıdanı anladık da, peki “içeriden” ne demek oluyor?
“İçeriden” demek, beş duyu ile ulaşılamayan verilerin tüm türleri demektir.
Bilinmelidir ki , “Bâtın”ı, bir yer-mekan olarak düşünmek, son derece yanlış olur!
“Bâtın”, mekân olarak, “zâhir”in ötesinde veya ardında; ya da bir başka boyutta değildir!
İnsanın, “algılayamadığının” adının “bâtın” olmasını sanırım çözdük.
ZÂHİR VE BÂTIN DİYE İKİ AYRI BOYUT VAR MIDIR?
Bu sorunun yanıtı hem evet, hem de hayır.
Oysa iki ayrı boyut değil, yalnızca ALGILAYABİLDİKLERİMİZ ve ALGILAYAMADIKLARIMIZ var. İki ayrı dünya/boyut var sanıyoruz, Zâhir ve Bâtın! diye iki farklı şey yoktur aslında.
Zahir Batın Birlikteliği
Zâhir, aynı zamanda bâtındır; bâtın da aynı zamanda zâhirdir! İkisi arasında fark var gibi zannetmek, gözün ve gönülün kapasitesinden oluşur!
Aynı tek şeyin, gözün görebildiği kısmına “zâhir” derler, göremediğine ise “bâtın”!
Oysa ikisi, aynı “Tek”tir!
Göremediğin ve algılayamadığın andaki şey senin için Batın, aynı şeyi gördükten sonra algılamaya başladığın an, o aynı şey zahir olur. Yani önce batın olan şey zahir hale gelir.
Kısaca;
“Bâtın olan”, tamamiyle “Zâhir” olanın ta kendisidir!.
Ve yine Zâhir olan ”, tamamiyle “Bâtın” olanın ta kendisidir!.
“Bâtın”, algılayabildiğin zaman, “Zâhir” olur…
“Zâhir”, algılayamadığın müddetçe “Bâtın”dır!.
Yani değişen, “Zâhir” ve “Bâtın” değil; senin algılamandır!.
Zahir Batın Kelime Kökeni
Bir şey gizliyken ortaya çıkması, açıkda olması , içine nüfuz etmek, aşikar, yüksek olmak, üzerine çıkmak, zâhir, açık, bir şeye vâkıf ve nâil olmak, bir şeyi algılamak, zuhura çıkmak, kahretmek, yardım etmek anlamlarındaki “z-h-r” kökünden türeyen gizli olmak, girmek ve bir şeyin iç yüzünü bilmek anlamındaki “b-t-n” kökünden türeyen bâtın ise gizli, açık olmayan gibi manalara geliyor. Kökeninin arapça mı, farsça mı yoksa daha eski kadim dillerden mi olduğuna dair çeşitli görüşler mevcuttur.
İnançsal Açıdan Zahir Batın
Allah’ın sıfatı olarak da zâhir kullanılır, varlığı her şeyden âşikâr olan, her şeye karşı galip gelen, her şeyden yüce olan; bâtın ise, hakikati akılla idrak olunamayan, hayal ile tahayyül edilemeyen, duygularla hissedilmeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen anlamı taşımaktadır.
Harika bir anlatım.